(5. ayın 5’i,
saat 5’de Kızılay’da buluşalım)
05 Mayıs 1960)
5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti
aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemi. Adını 5. ayın 5. günü saat 5`te
Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil
itaatsizlik" eylemi olarak da anılır.
BAŞVEKİL ADNAN MENDERES ORADA...
28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda
iki öğrencinin hayatını kaybetmesi ülkedeki ortamı iyice germişti.DP mitingi
için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda
kendini protestocuların arasında buldu.
DENİZ BAYKAL,
HÜRRİYET VE DEMOKRASİ
Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, şu anki CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in “Ne istiyorsunuz” sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz” demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?”
21 Mayıs'ta bu kez Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri iktidarı protesto için bir gösteri yürüyüşü düzenlediler. Artık ok yaydan çıkmıştı. Gerginlik doruktaydı. Bu arada Başbakan Menderes, bir açıklama yaparak Tahkikat Komisyonu'nu başlangıçta üç ay olarak öngörülen çalışmalarını tamamladığını, raporun yakında Meclis'e sunulacağını kamuoyuna duyurdu.
Yürüyüşten kısa süre sonra, 27 Mayıs 1960 tarihinde cumhuriyet tarihinin ilk askeri müdahalesi gerçekleşti.
Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, şu anki CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in “Ne istiyorsunuz” sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz” demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?”
21 Mayıs'ta bu kez Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri iktidarı protesto için bir gösteri yürüyüşü düzenlediler. Artık ok yaydan çıkmıştı. Gerginlik doruktaydı. Bu arada Başbakan Menderes, bir açıklama yaparak Tahkikat Komisyonu'nu başlangıçta üç ay olarak öngörülen çalışmalarını tamamladığını, raporun yakında Meclis'e sunulacağını kamuoyuna duyurdu.
Yürüyüşten kısa süre sonra, 27 Mayıs 1960 tarihinde cumhuriyet tarihinin ilk askeri müdahalesi gerçekleşti.
***
555K NEDİR?
Önerge Darbeyi Getirdi
1959 yılı iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkiler
açısından son derece gergin geçmişti. Bu gerginlik 1960'a girildiğinde bir
türlü yumuşamak bilmediği gibi daha da sertleşmeye yüz tuttu. 7 Nisan'da DP
Meclis Grubu bir bildiri yayımladı.
Bildiride CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde
topladığı, halkı orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı öne sürüldü. Bu
bildirinin ardından DP Meclis Grubu TBMM Başkanlığı'na muhalefetin eylemlerinin
soruşturulması için bir önerge verdi.
Önerge 18 Nisan'da Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul
edildi. Yasaya göre bir Tahkikat Komisyonu oluşturulacak ve bu komisyon üç ay
boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacaktı.
Öğrenci Olayları
Tırmandı
Muhalefet ve basını soruşturmak için Tahkikat Komisyonu
kurulması ülkede geniş yankı yaptı. Komisyon görevine başlar başlamaz, Ankara
ve İstanbul'da öğrenciler protesto gösterileri düzenlediler. 26 Nisan'da
İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri baskıları protesto ederken, 28 Nisan'da
da öğrenciler merkez binada bir toplantı düzenlediler. Güvenlik güçlerinin
toplantıya müdahale etmesiyle olay çıktı.
Üniversite içinde başlayan çatışma Beyazıt Meydanı'na taştı.
Buradaki çatışmada Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz aldığı bir kurşun
yarasıyla hayatını kaybetti. Olaylar nedeniyle Ankara ve İstanbul'da
sıkıyönetim ilan edildi ve gece sokağa çıkma yasağı kondu, ancak öğrencilerin
gösterileri durmadı.
Parola Ters Tepti
30 Nisan'da İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda düzenlenen
protesto gösterileri sırasında Nedim Özpolat adlı bir başka öğrenci hayatını
kaybetti. 28-29 Nisan gösterilerinden sonra bu kez DP yönetimi, 5 Mayıs günü
saat 5'te , Ankara'da Kızılay Meydanı'nda bir gösteri düzenlemeye karar verdi.
Buna göre iktidar partisine mensup gençler, Kızılay
Meydanı'nda, Meclis'ten çıkıp Çankaya 'ya gidecek olan Celal Bayar ve
Adnan Menderes'i alkışlayıp destekleyeceklerdi.
Ama iktidara karşı olan gençler de plandan haberdar oldular
ve 555K (5'inci ayın 5'inci günü saat 5'te Kızılay Meydanı'nda) parolasını
geniş bir öğrenci kitlesine duyurdular. 5 Mayıs günü iktidara karşı olan
gençler, Kızılay'a akın ederken, iktidarı destekleme amacıyla Kızılay'a gelen
DP yanlısı gençler azınlıkta kaldı.
Saat 6 civarında meydana gelen Bayar ve Menderes burada çok
büyük protestolarla karşılaştı. Hatta bazı göstericiler Menderes'i
tartakladılar. Menderes bir gazetecinin arabasına binerek meydandan güçlükle
uzaklaştırıldı.
Harp Okulu'ndan İlk
İşaret
Ordu içinde de on yıllık DP iktidarına karşı alttan alta
başlayan hareket, protesto gösterileri sırasında kendini açıkca belli etmeye
başlamıştı. Özellikle 29 Nisan'daki gösteriler sırasındaki öğrenci-ordu
dayanışması dikkat çekiciydi.
Ankara'daki 5 Mayıs gösterilerinden iki gün önce de Kara
Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel, Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'e
bir mektup göndermiş ve ülkenin içinde bulunduğu bunalımdan çıkış için bazı
önerilerde bulunmuştu.
21 Mayıs'ta bu kez Ankara'daki Harp Okulu öğrencileri
iktidarı protesto için bir gösteri yürüyüşü düzenlediler. Artık ok yaydan
çıkmıştı. Gerginlik doruktaydı. Bu arada Başbakan Menderes, bir açıklama
yaparak Tahkikat Komisyonu'nu başlangıçta üç ay olarak öngörülen çalışmalarını
tamamladığını, raporun yakında Meclis'e sunulacağını kamuoyuna duyurdu.
Ancak bu açıklama darbecileri daha önce almış oldukları
yönetime el koyma kararından vazgeçirmedi. Geniş bir kesim de ordunun yönetime
el koymasını sabırsızlıkla bekliyordu.
Ve Asker Yönetime El
Koydu
Menderes'in Tahkikat Komisyonu'nun CHP hakkında verilen
önerge hakkındaki çalışmalarını tamamladığını açıklamasından iki gün sonra 27
Mayıs 1960'da başkanlığını Orgeneral Cemal Gürsel'in yaptığı ve Milli Birlik
Komitesi adı altında toplanan bir subay grubu, emirleri altındaki askeri
birliklerle birlikte Ankara ve İstanbul'daki bazı önemli yerleri ele geçirdi ve
Türk Silahlı Kuvvetleri adına yönetime doğrudan el koyduğunu açıkladı…
27 Mayıs sabahı, Silahlı Kuvvetler adına radyodan yayınlanan
bildiride, "Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif
hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgalarına meydan vermemek maksadıyla Türk
Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline almıştır" deniyordu.
Menderes İdam Edildi
Toplam 202 oturum yapılırken, binin üzerinde tanık dinlendi.
DP'nin önde gelenlerinden 31 sanık ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, 418
sanığa altı ayla 20 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezaları verildi. 123
sanık beraat etti. Beş sanık hakkında dava düştü.
16 ay boyunca Yassıada'da kalan Adnan Menderes, hakkında
açılan 6 davadan birinde beraat ederken, diğerlerinden mahkum edildi. Yüksek
Adalet Divanı Menderes'in de bulunduğu 15 kişiyi idama mahkum etti.
MBK bunlardan sadece Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin
Rüştü Zorlu'nun kararlarını onayladı. 65 yaşını geçmiş olan Bayar ile oy
çokluğuyla ölüm cezasına çarptırılan öteki 11 sanığın cezaları ömür boyu hapis
cezasına dönüştürüldü.
Polatkan ve Zorlu'nun cezası 16 Eylül'de, Menderes'in cezası
ise kararın açıklanmasından bir gün önce intihar girişiminde bulunduğu için
tedavisi tamamlandıktan sonra 17 Eylül'de infaz edildi.
38 kişiden oluşan Milli Birlik Komitesi üyelerinin 5'i
general, 8'i albay, 7'si yarbay, 10'u binbaşı ve 8'i yüzbaşı idi. Komite,
izleyen günlerde Türkiye'nin siyasi yaşamına egemen oldu ve 25 Ekim 1961'e
kadar görevini sürdürdü.
***
Tarih tekerrür eder mi?
TAHA KIVANÇ (YENİ ŞAFAK)
"Türban yasağının medyadaki savunucuları hafta sonu
karşıt eyleminin '222A' adıyla yapıldığını duyunca ayılacaklar mı acaba?"
Zihnime takılan bu soruya dün gazete sayfalarında cevap
aradım. Bir-iki zaten demokrat yazar dışında, bugüne kadar kendisini 'demokrat'
olarak tanıyalım diye yapmadığı numara kalmamışlar arasından 'ironi'ye dikkat
çeken ve "Benden bu kadar" diyen tek kişiye rastlamadım. Demek ki,
'222A' arkasından da benzer bir 'olay' gelse gıkları çıkmayacak...
Bizde 'tarihin tekerrür ettiğine' dair inanç tamdır.
Rahmetli Mehmet Akif, "Hiç ibret alınsa tekerrür mü ederdi" diye
sormuş ya, biz de kabulün gerçekliğine bir kez inanmışız. Bu sebeple de
'gez-göz-arpacık' gibi 'determinist' bir yaklaşıma sahibiz: 'Gerici bir
ayaklanma' olarak yansıtılabilecek herhangi bir girişim, ardından karşıt kitle
eylemleri ve sonunda da o meşum olay, darbe!
31 Mart vakası 'gerici ayaklanma' idi, ardından Hareket
Ordusu İstanbul'a girdi ve iktidar el değiştirdi. Demokrat Parti'nin 'Tahkikat
Komisyonu' kurması bir 'gerici girişim' sayıldı; ardından 28 ve 30 Nisan karşı
kitle hareketleri ve '555K' olayı geldi, sonra da 27 Mayıs oldu... Dizin 28 Şubat'a
kadar uzatılabilir: Televizyonlardaki görüntüleri 'gerçek' sayıp 'bir dakika
aydınlık' eylemleri yaptılar, 28 Şubat gerçekleşti...
Şimdi de aynı dizinin tekerrür etmesi bekleniyor. 27
Mayıs'ın '555K' eyleminin benzeri olarak sahneye konulan karşı kitle eylemi
sonrası için geri sayıma başlayanlar herhalde vardır. '555K' eyleminden 22 gün
sonra askerler yönetime el koymuştu 1960'ta.
'555K' eylemi nedir mi?
İlkokul sonrası başlayıp üniversite bitene kadar 'Devrim
Tarihi' dersi okutulan Türkiye'de 27 Mayıs öncesinin en önemli olaylarından
birini bilmeyenler çıkması tuhaftır, ama yine de normal karşılamamız lâzım.
Bazı noktaları zihinlere sokmak için her yıl tekrarlatanlar, bazılarını da
unutulmaya terk ediyorlar. '555K' unutulmaya terk edilenlerden...
İnternet ansiklopedisi Wikipedia '555K' olayını şöyle anlatıyor:
"555K, 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı
öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir. Adını 5. ayın 5. günü saat 5'te
Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem Cumhuriyet tarihinin ilk 'sivil
itaatsizlik' eylemi olarak da anılır. 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle
öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda iki öğrencinin hayatını kaybetmesi
ülkedeki ortamı iyice germişti. DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen
dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında
buldu. Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, şu anki CHP lideri Deniz Baykal,
şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in 'Ne
istiyorsunuz?' sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp 'Hürriyet istiyoruz!'
demişti. Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: 'Başbakanın yakasına
yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?' 555K eyleminden 3 hafta sonra 27
Mayıs İhtilali gerçekleşti."
Olayın pek çok görgü tanığı var, bazısı gördüğünü
kitaplaştırdı da. Olayın üç aşağı beş yukarı Wiki tarafından aktarıldığı
biçimde geçtiği söylenebilir. Menderes göstericiler içerisine girer. Kendinden
emindir. Ancak orada toplananlar da ne yaptıklarını ve niçin yaptıklarını
bilmektedirler. Karşılıklı restleşmeler yaşanır ve bir delikanlı başbakanın
yakasına yapışır.
O delikanlının kim olduğu tartışmalıdır işte. Çoğu kişi
"Deniz Baykal'dı" derken, başka isimler veren de çıkmıştır. Doğru
veya yanlış, o olaydaki rolü Deniz Baykal'ı bugüne kadar izlemektedir.
50 yıl önce olan bir olaya ismi karışan birinin isminin
bugün de pek farklı olmayan bir olayda anılmasındadır gariplik... '555K' eylemi
ile '222A' eylemi arasında derhal kurulması beklenen süreklilik görüntüsünü
sağlayan nedir sizce? Rakam ve harften oluşan bir şifre mi, yoksa Deniz Baykal
ismi mi?
Bizde sürekliliği sağlayan başka benzerlikler de
bulunabilir.
27 Mayıs öncesinde Türk basınında yeni filizlenmeye başlayan
bazı isimler bugün ağır yazar konumundalar. Çoğu 80'li yaşlarını sürdürüyor,
bazısı 80'ine merdiven dayamış durumda... Onların 27 Mayıs öncesi yazdıklarıyla
bugün hâlâ korudukları sütunlarında yazdıkları arasında da müthiş benzerlikler
bulunuyor. Kimleri kast ettiğimi herhalde anlamışsınızdır; okuyun yazdıklarını,
gözlerinizi kapatıp 27 Mayıs öncesine zihinsel bir yolculuğa çıkın; evet, o
zaman da benzer şeyler yazmışlardı...
Tarihi tekerrürden ibaret sayıyor bazıları. Evet, yakın
zamana kadar öyleydi, tekerrür ederdi. 'Zamanın ruhu' ve 'egemen siyasi akıl'
eskisinden değişik bugün. İnşallah avuçlarını yalayacaklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder