18 Mart 2019 Pazartesi

27 MAYIS DARBESİNİ AYDIN KESİM YAPTI SAFSATASI!.. "Hasan Emre Oktay" Eğitimci-Psikolog, Araştırmacı-Yazar. ADNAN MENDERES: “Yolumuz seçim yoludur, genel seçim yoludur. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde sokak olayları ile iktidarlar değişmez, iktidarlar sandıkla gelir sandıkla gider”


27 
MAYIS 
DARBESİNİ 
"AYDIN 
KESİM 
YAPTI "
SAFSATASI
Aziz dostlar,
27 Mayıs darbesi yapıldığı anda dahi türkiye genelinde seçmen desteği DP üzerindedir. Bu durumda bazı yorumcular darbeyi izah edebilmek için, demokrat partinin bürokratik yapıyı ve aydın çevreleri, basını karşısına aldığını ileri sürerler.
27 mayıs 1960 darbesi, genel seçimlere bir yıl gibi bir süre kalmışken yapılmıştır. Zira ekim 1961 yeni genel seçim tarihi. Ancak tıpkı 1957’de olduğu gibi erken seçimler de tartışılmaktadır. Hatta Eskişehir’de menderes erken seçimleri ilan etmiştir. “Yolumuz seçim yoludur, genel seçim yoludur. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde sokak olayları ile iktidarlar değişmez, iktidarlar sandıkla gelir sandıkla gider” Bu seçim ilanı darbenin erkene alınmasından başka işe yaramamıştır. Zira müzmin darbe hastası bir takım askerler ve sandıktan ümidi olmayan ancak kerameti kendilerinden menkul sözde aydın takımı darbeye kararlıdır.
Aydın kavramı ile darbe yapmak, darbeyi desteklemek asla bağdaşmaz.
Darbeyi yapanlara bakınca ne görüyoruz? Manzara şudur, komutanlarını bile dinlemeyen, ordumuzun yaşamsal önemdeki emir-komuta zincirini takmayan bir takım maceracı subaylardan müteşekkil bir cunta (çete) ve sandıktan umudu olmayan ve halkı hor gören, halka tepeden bakan ve istanbul, ankara gibi kentlerimizde yoğunlaşmış bir sivil azınlık. Aydın kişi her şeyden önce demokrattır. Halka güvenir, halkoylarına saygı duyar. Aydın hiçbir zaman kendi halkını horlamaz.
Aydın kesim asla yalan haberler üreterek algı operasyonu yaratmaz. Hâlbuki 27 mayıs 1960 darbesi yalan haberlere dayanarak yapılmıştır. Dp’nin hatası bu yalanları ortaya çıkaramamış olmasındadır. Örneğin kıbrıs davamız için, dp tarafından kıbrıs’a gizlice gönderilecek olan silahların saklandığı depolar darbeden sonra ortaya çıkınca, diktatör menderes tarafından halka karşı kullanılacak silahlar şeklinde lanse edilmiştir. “Başbakan adnan menderes’in emriyle ve zorlu’nun mimarlığı ile ‘kıbrıs türk mukavemet teşkilatı’ kurulmuştur. Kıbrıs’ta örgütlenmek için gidecek subayların görevleri gizlenmiştir… kıbrıs’ta zamanı gelince mücahitlere dağıtılmak üzere tsk envanterinden alınan ve depolanan silah ve mühimmatlar darbeden sonra gazete manşetlerinde çarpıtılarak yer almıştır. Düşmanın bile aklına gelmeyecek şeytani yalanlar uydurulmuştur. Menderes’in gizli ordu kurduğu yalanı bile yazılıp çizilmiştir.
Keza cezayir’in fransızlara karşı verdiği bağımsızlık savaşına yardım için hazırlanan ve libya’ya gönnderilen bir gemi dolusu silah için akla hayale kolayca gelmeyecek bir dedikodu üretilip servis edilmiştir. Efendim neymiş‘adnan menderes taşlıtarla’da 7 bin çapulcuyu silahlandırmış, onlara asker elbisesi giydirp halka ateş açtıracakmış. Böylece ordu ile halkın arası bozulacakmış’ Harp okulunun gırtlağına kadar siyasete alet olduğu anlaşılınca, bu askeri öğrencileri bir süre izmir’e tatile gönderelim teklifleri gelir. Zira kızılay meydanına yapılan yürüyüş ve 22 şubat-21 mayıs talat aydemir-fethi gürcan kanlı darbe girişimleri bu düşüncenin ne kadar yerinde olduğunun belgesidir. Bunun üzerine aydın kesim harp okulu öürencileri kızılay meydanında mitralyözlerle taranarak imha edilecekler yalanını uydurur.
Aydın denilen kesim, böylesine bayağı ve kötü niyetli bir yalana başvurur mu?
Aydın kesim üniversite öğrencilerini sokağa dökerek, ‘katiller, diktatörler’ diye bağırtmaz. Olaylarda kaza ile sadece iki ölüm olduğunu bildiği halde kıyma makineleri, yüzlerce ölü var yalanını uydumaz.
Kendilerine aydın diyen bu insanlar, halkın oyları ile iktidara gelmiş, 10 yıl boyunca türk halkını temsil eden ve ülkeyi yönetmiş insanların yani demokrat partili bakan, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı, bürokratların yüzlerine tükürmüşler, yüzlerini, gözlerini, üstlerini balgam içinde bırakmışlardır. Demokrat partililer yassıada’ya sevk edilirlen bu sözde aydınlar kafaları çekerek eylenmek için sevkiyatları seyretmeye gelmiş, çaresiz, yaşlı başlı bu insanları tekme tokat dövmüş, hakaretlere boğmuşlardır. Başvekil adnan menderes, içişleri bakanı fatin rüştü zorlu dahil bu seçilmişler, thomsonlu nöbetçilerin eşliğibnde yassıada’da sıra dayağından geçirilmişlerdir.
Aydın kesim böyle eşkiyalık yapar mı?
Aydın kesim dp’ye yakın addediği kişileri, istedikleri yalan ifadeyi vermiyor diye dövüp zindana atmaz. 27 mayıs 1960 darbesi öncesi ve sonrası günlerde, kerameti yalanlarından menkul aydın vey elit denilen bu kesim bir histeri halinde idamları talep etmiştir. İdam fotograflarını manşetten veren gazeteleri ellerine alarak şenlik yapmışlardır. Bu şenlikleri bizzat gözlerimle acı içinde seyretmiş biriyim.
Ayrıca sadece üç kişini idam edilmesine de şiddetle karşı çıkmışlardır.
Dp’nin ileri gelenlerinden 228 kişi hakkında ölüm cezası istenmiştir ve bu ölüm cezalarının uygulanması için son dakikaya kadar şiddetli baskı uygulanmıştır. İmralı hapisane müdürü rahmetli ahmet acarol anlatıyor, “Ellererinde thomson’lar olan200 kadar subay, adaya çıktı ve niye hepsini asmıyorsunuz diye tehditlerde bulundu. Olay zor önlenmiştir.” İmralı da 50’den fazla mezar çukuru kazılmış ve bunlar özellikle imralı’ya elleri bağlı çıkarılan yassıada idam mahkûmlarına ve müebbet hapis mahkumlarına gösterilmiştir. Yanlış okumadınız yassıada’da müebbet hapise mahkûm olanlarda idam mahkûmları ile birlikte elleri bağlı imralı adasına getirilmişlerdir. Müebbet mahkûmları infazların yapılacağı imralı’ya niçin getiriliyorlar? Zira baskılar karşısında kararsızlık var. Müebbetleri de idam etme niyetindeler. Ve nihayetinde dış ve iç baskıların etkisiyle yalnızca adnan menderes, fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan hakkında verilen idam cezaları uygulanmıştır.
‘En büyük tehlike yersiz acıma hissidir.’
Bu cümle, üniversite profesörlerinden muammer aksoy’a aittir. Forum dergisinde yayımlanan makalesinin adı ve içeriğidir. Demek isteniyor ki, yassıada’daki demokrat partili tutuklulara acımayın, canlarını okuyun. Bu düşünceler, bu tavsiyeler aydın, elit denilen insanlara uyar mı?
Kendilerine aydın diyen bu kesimden harbiye öğrencileri, nasıl bir eğitim aldılarsa 27 mayıs gecesi silahlanıp dp avına çıkmışlardır. Sivil ayakta ihbar fırtınası yaratmıştır. Aydın kesim sırf dp’ye yakın diye kürt vatandaşlarımızı tutuklayarak tecrit etmez. 27 mayıs darbesi sonrası, doğuda ileri gelen kürt kökenli vatandaşlarımız, sırf demokrat partili oldukları için toplama kamplarına alınmışlardır.
Hâlbuki 1950-60 arasında devlete kırgınlıkları olan bazı kürt kökenli vatandaşlarımız, dp iktidarının özgürlükçü açılımıyla devlete küskünlüklerini unutmuşlardı. Dp iktidarı ile barış sağlanmıştı.
Ancak sivas kampında kürtler arasında şu soru sorulmuş.
“sen devlete bağlı idin de ne oldu? Benim gibi devlete bağlı olmayanlar ile birlikte tutuklusun” Pkk’ya kadar varan kürt hareketinin orijininde 27 mayıs darbesini bulmak çok kolaydır.
Aydın kesim karşılarındakiler suçlu bile olsa af edici, hoş görülü olur. İnsanları alelacele saat 13,30 da asmaz. Aydın kesim astıkları yetmezmiş gibi, ailelerinden idam ipinin, kefenin, cellatın parasını, silah zoruyla tıkıldıkları yassıada’da yenen yemeklerin parasını, ailelerinden icra tehdidi ile almaz.
İcra kâğıdını da evlerinin kapılarına yapıştırmaz.. Yine ahmet acarol anlatıyor, “rahmetliyi en son gören benim (menderes) yıkandı, kefenleniyor, başındayım. Vücudunda sigaralar söndürmüşler. Göğsünde bir değil 5 değil birçok sigara sonuğu yanığı yaralar vardı.” 12-aydın kesim 3-4 saat sonra asılacağını bildikleri bir insana, aşağılamak için anüsten prostat muayyenesi yapmaz.
Aziz dostlar,
Soruyorum bu zulüm, bu nefret, bu haksızlıklar türk aydınının işimidir, asla…
Ayrıntıları sizler için hazırlanan aşağıdaki videoda izleyebilirsiniz. Abone olmak, beğeni veya beğenmeme yapmak, yorum eklemek emeğimizin semeresini görmemi sağlayacaktır…
En içten sevgi ve saygılarımla,
Hasan Emre Oktay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder