5 Mart 2014 Çarşamba

Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı ve Demokratlar Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Özdemir Kıbrıs’ta yaşanan son olayları değerlendirdi:

Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR
DP Genel Başkan Yardımcısı
ve Demokratlar Kulübü
Yönetim Kurulu Üyesi
“Kıbrıs’taki güvencemiz Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’dur”
            Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Özdemir Kıbrıs’ta (KKTC) yaşanan son gelişmelerle ilgili olarak yaptığı açıklamada: “ Kıbrıs’taki güvencemiz Cumhurbaşkanı  Derviş Eroğlu’dur” dedi.
            Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
            TÜRKİYE'DE MAHALLİ SEÇİMLER VE KASET KAVGALARI!...
            “ Türkiye’de Mahalli Seçimler ve  kaset kavgaları ile göz gözü görmez bir kargaşa yaşanırken KKTC’de ilginç gelişmeler olmaktadır. Kıbrıs sorununa kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirmek için geçtiğimiz ay ortalarında Kıbrıs Türk ve Rum liderlerinin altına imzalarını koydukları ortak metnin ara bölgede Birleşmiş Milletler (BM) Misyon Şefi Lisa M. Buttenheim tarafından okunmasından sonra bir ‘iyi niyet dalgası’ yayılmıştır. Özellikle Türk ve Rum müzakerecilerin çapraz görüşmeleri (Türk müzakerecilerin Atina’yı, Rum müzakerecilerin Ankara’yı ziyareti) memnuniyetle karşılanmıştır.
“Nihai hedefleri Türkleri, Rumların tebaası ve ikinci sınıf vatandaş yapmaktır.”
            Rum Lider Nikos Anastasiadis, geçmişteki Rum devlet başkanlarından biraz farklı gibi gözükmektedir. Rumlar, şimdiye kadarki müzakerelerde kendilerini sürekli olarak, adanın ve mevcut tanınmış devletin sahibi görmüşlerdir.
            Ada’nın tümüne sahip ve egemen olmadıkça da Türklerle herhangi bir anlaşmaya yanaşmamışlardır. Hep bir bahane bulup, masadan kalkmayı ve Türkleri de oyunbozanlıkla suçlamayı adet haline getirmişlerdir.
            ALDIKLARI TAVİZLERİ "BÜYÜK KAZANÇ" OLARAK GÖRÜYORLAR!..
            Bu müzakerelerden elde ettikleri en büyük kazanç; aldıkları tavizleri ‘kazanılmış hak olarak’ görmüşlerdir. Her yeni müzakereye de o noktadan başlamışlardır. Nihai hedefleri de Türkleri, Rumların tebaası ve ikinci sınıf vatandaş yapmaktır.
            Rum Lider Nikos Anastasiadis, ekonomik olarak iflas ve bataklığın dibinden kurtulmanın tek çaresi olarak, tek yönlü olarak ilan ettikleri münhasır ekonomik bölgelerinin içinde yer alan petrol ve doğalgazdan yararlanmayı görmektedir.
            Rumlara kalsa, bu kaynaktan Türk’lere bir cent bile vermezler.
            Ancak anlaşılan birileri; Anastasiadis’ın kulağına, adaya barışı getirerek federasyon, konfederasyon veya bizim tercihimiz iki ayrı devlet gibi bir çözümün bulunmaması durumunda, doğalgazın ve petrolün çıkarılamayacağı gerçeğini fısıldamıştır. Hatta bu işin gerçekleşmesi gerektiğini, İsrail’in de beklentileri açısından şart olduğunu hatırlatmıştır.
“Kıbrıs’ta her şey güllük gülistanlık değildir!...”
            Ancak Kıbrıs’ta her şey güllük gülistanlık değildir. Kıbrıs’lı Rumların şöven milliyetçiliğinin akılla ilişkisi hiçbir zaman olmamıştır. Papadopulos liderliğindeki ‘Megalo İdea’, panhelenizm taraftarı DİKO partisi hükümetteki 4 bakanını çekmiştir.
            Geri kalan 7 bakan da Rum lidere yeni bir kabine revizyonu fırsatı  vermek için istifa etmişlerdir. Böylece görüşmeler ilk meyvesini Anastasiadis hükümetinin yıkılmasıyla vermiştir. Bu istifalar Rum liderin Amerika ve AB nezdinde elini güçlendirecektir.
            Rum tarafı bu istifa olayını dünyaya ve bize karşı bir taktik olarak kullanacaktır. ‘Beni daha fazla zorlamayın, hükümetim de istifa etti. Türklere taviz veremem. Sonuçta bu varacağımız anlaşma halkın onayına gidecek. Halkta ne kadar tepki olduğunu görüyorsunuz’ diye baskılara karşı duracaktır.
            Bu bir oyundur ve egemen güçler yine Rumlara karşı uygulayamadıkları baskı silahını, her zamanki gibi Türklere doğrultacaktır. Hele dışarıda itibarını gün be gün kaybeden bir Türkiye ve durdurulamaz akıbetini önlemeye çalışan bir Başbakan varken…
            MİLLİYETÇİLİĞİNDEN EMİN OLDUĞUMUZ LİDER, EROĞLU...
            Bu durumda iş, milliyetçiliğinden emin olduğumuz hür, hükümran, özgür ve bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’na kalmaktadır. Kendisini bu oyunda bilgi ve tecrübesiyle en önemli güvence olarak görmekteyiz.”
            (DP Basın Merkezi – Ankara, 05 Mart 2014) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder